İnsanlık tarihindeki sosyal birliktelikler, ne zaman ortaya çıktı tam olarak bilinmiyor, her gün değişiyor. Göbeklitepe mi yoksa Çatalhöyük mü bilmiyorum ama insan için bence en kötü ortaklıklardan biri bu ilişkinin, yapının başlaması.
Evet, insanın insanla olan birlikteliğinin temeli, beraber üretmek üzerine olan ilişkisinin başlaması, insanın başına gelebilecek en kötü fenomeni başlattı. Toplumsal yaşam çok mantıklı geliyor insana. Herkesin bir görevi var. Kişi elinden geleni, dürüst sıfatını taşıyarak yaptığı sürece hayatın onun için harika gideceğine inanıyor. Konfor alanını genişletmek, daha rahat yaşamak istiyor. Ama insanın en sinsi tarafı istiyor bunu. Egosu davet ediyor onu, sosyal hayata.
Sormak istediğim bir şey var; harika gitmesi demek, konfor alanının ne kadar artırdığı ya da ne kadar zengin olduğunla mı ilişkili? Sonsuz maddiyat seni mutlu edecek mi?
Her gün güneşle beraber mutlu mu uyanacaksın?
Ya da kendini geceye bırakıp uyurken asıl amacın olan huzura sarılacak mısın?
İnsan maalesef tarih boyunca egosuna yenildi. Sayısız sistemyıkan (metabreaker) olaylar ya da teknolojik devrimler olsa da her seferinde bu yapıcı devrimi kendi egosu uğruna eğip, büküp kendi istediği gibi şekillendirdi. Başta 3-5(!) kişinin oluşturduğu toplum sayısı arttıkça bu sinsi kurgu artık bir sarmala dönüştü ve içinden çıkılamaz bir hal aldı. Tepede olan ezdi. Bir saniye dahi şüphe etmeden. En doğrusu, tek doğrusu ezmekmiş gibi.
Bu yüzden toplumsal yaşam, en büyük kötülüklerden biri insan için. Sınırsız güç ile altındakileri ezmekten yozlaşan insan, feodal yapıdan sonra gücü topluma verdi. Ama sistem yine öyle bir evrildi ki toplumun niteliğiyle oynayıp onu öfke ve nefretle besledi. Toplumun kendisinin yetiştirdiği(!) sözde liderler, teknoloji denen olmazsa olmaz ile bu toplumu adete dansöz gibi oynattı. Tektipleştirdi. Bu tipten olmayanlara deli dedi ya da delirtti. Kişiyi, kendisine bir uyuşturucu tüccarı gibi bağımlı hala getirdi ve aksini iddia edeni daha sonra tek gerçek olan toplum ve moderniteden dışlayarak kenarda tek başına bıraktı. Şu an özgür toplumlardan bahsediliyor ama feodalitenin en derinini yaşıyoruz. Sana özgür diyorlar ama senin bu toplum ve onun kuralları (makinanın eleği olan yasalar, kutsal mı kutsal hukuk) dışına çıkmana asla izin vermiyorlar. İnsanların kendilerini tanımalarına, dünyayı keşfetmelerine izin vermeden yükleniyorlar topluma, medeniyet diye.
"İtaat etmeyi öğrenemeyen, iyi bir kumandan olamaz." -Aristoteles
Maalesef günümüzde orkestranın ne yaptığını çok da umursanmıyor. Seyirciler sağırlaştırılıyor, müziğin ne kadar kötü olduğu gizleniyor ve buna da toplumsal icraat deniyor. Hatta ve hatta müzik ne kadar rezil olursa olsun seyircinin yeterli bölümünün durumdan keyif alması sağlanıyor (ya da menfaat uğruna öyle davrandırılıyor). Popülaritesi arttırılarak sorun yokmuşçasına devam ediliyor. Ne sorunu ya, insanlık ve medeniyet harikayız!!!
Doğayı, hayvanı, toprağı bilmeyen ama bir üniversitenin bir bölümünden başarıyla(!) mezun olmuş birinin bizi yönetmesini istiyoruz. Ancak karakteri oturmamış birini güç yozlaştırır. Yozlaşan insansa toplum için değil, keyfi takılır.
Feodal yapı, sanayi devrimi ve onun ardından gelen Fransız İhtilali. Devamında da bilgi ve bilgisayar çağı diye sıralarsak çok da yanılmış olmayız. Şu an içinde bulunduğumuz yapıyı, bilgisayar çağının geleceğin projelerinden olan Web 3.0 ile daha dengeli olacağı düşünülüyor.
Web 3.0 ile merkeziyetçi sistemin, tektipleşmenin önüne geçileceği düşünülüyor. Bu nefretin ve kutuplaşmanın, senden olmayanı saçma bulma felsefesinin ortadan kalkacağı söyleniyor. O kadar inanmıyorum ki bu duruma. Sorun ne kadar geliştiğimiz değil, öyle de olmayacak. Gerekirse Satürn'e biyonik insanlar gönderip oradan quantum kırılmasıyla başka bir gezegeni keşfedelim. Yine orayı yağmalamak için keşfedeceğiz. Baştan aşağı pragmatist olacağız. Neyin ne kadar güzel ve özel olduğunu görmek ve devam etmek yerine müdahale edeceğiz. Bakir bir durumu parçalamaktan haz alıp, bununla gururlanıp, Nobel ödülü vereceğiz. Teknoloji karşıtı biri değilim, ancak önceliğimiz sadece teknoloji ya da bilim olmamalı bunu söylemek istiyorum.
Sorun ne kadar gelişmiş ya da ne kadar ekonomisi iyi bir mahlukat olduğumuz değil.
Sorun; yolculuğu yaşamak yerine, bütün evrene yolculuğu yaşadığımızı belli etmeye çalışmamız. Yaşamak yerine yaşadığımızı ispatlama çabamız.
Tabii ki ciddi değilim yine, sadece safsatalarım her zamanki..
Комментарии